HAYMANA GAZETESİ
Haymananın İlk ve Tek Siyasi Bağımsız Gazetesi
Yavuz ÇİFÇİ

VELEV Kİ HAK ARAMA

05/10/2012

 

İnsanlar ölmesin. İnsanlık adına insanca bir söylem gibi duruyor ilk bakışta. Ama ne zaman birileri çıkıp “İnsanlar ölmesin, ilahlar sussun” dese, aradan 24 saat geçmeden, ya bir karakol basılıyor, ya mayınlı tuzaklar can alıyor. “Acaba şifreli bir söz mü?” diye düşünüyor insan, “insanlar ölmesin’i.” Masum bir çağrı olmaktan çıkıp, popülist bir söylem olarak algılanmaya başladı ve bütün masumiyetini yitirdi son zamanlarda.
Kültürel ve sosyal bir hak arama düsturuyla ortaya çıkan bir kesimin, öldürdüğü insanlara bakınca “Ne alakası var” dedirtiyor. 18’li yaşlardaki, Anadolu’nun köyünden kasabasından çıkıp gelen, çiftçi, memur, işçi, emekçi yani tamamen halk tabakası, tabiri caizse çocuk denecek yaştaki askerler. Aynı şekilde, tamamen ekmek kazanmak uğruna görev yapan polis ve kamu görevlileri. Tüm bu insanların ölmesi ile hak aramanın alakası nedir?  Hak edilmenin önündeki engel bu şahıslar mıdır? Ayrım yapılmadan akıtılan kanın bedeli, kısasa kısası bu şahsiyetler midir?
Diyarbakır’da patlamada ölen bir yaşındaki bebeğin, ya da İstanbul’da yakılan belediye otobüsündeki gencecik kızın, vandalizmin doruğunda bir hevesle yakılan halkın arabalarının, yıkılan, yağmalanan işyerlerinin, bu hak arama mücadelesindeki rolü nedir? Daha yüzlerce bu ve buna benzer olaylar var.
Oraya hizmet götüren iş makinelerinin yakılmasını, çalışanlarının işini yapmasının engellenmesini, mücadeledeki sözde haklılığın neresine koyabiliriz? 
Feodaliteye savaş açan bir zihniyetin, önce kendi mezrasında, köyünde sömürücü, ezici, faşist ağalık düzenine başkaldırması, sonlandırması lazım ki, sonra memleketin feodalitesini sorgulasın. 
Haklılık iddiasındaki bir söylem önce kendi içindeki çarpık düzenin, özeleştirisine cevap bulmalı.  
Bir millet bölünüyor maalesef. Hep tekrarladığımız hikayedeki gibi “Evlat acısı-kuyruk acısı” tavan yaptı. Yıllarca bir arada sorunuz yaşayan iki millet, ne yapıldı, ne edildi karşı karşıya getirildi.
Kozmopolit bir yapılaşmanın hüküm sürdüğü Haymana, fevri birkaç olay dışında başka bir şey yaşamadan, hısım akraba, kardeş olmuş iki milletin birlikteliğine çok güzel bir örnektir. Neden başka yerlerde sağlanmasın bu birliktelik. Tohumları atılmış, hatta filizlenmiş bu bölünmenin Haymana’da yansıması şu ana kadar yaşanmadı. Burada olmaz, olmamalı da. İç içe geçmiş, ender bir kenetlenme örneği Haymana. Eminim ki bu bölünmeye en çok tepkiyi veren de, buradaki Kürt-Türk birlikteliği. Emsal teşkil edecek ise, diğer şehirlere alın size bir arada yaşanabileceğine en güzel örnek. 
Tüm bunların ışığı altında aklımıza gelen ilk şu oluyor “işin içinde iş var” İşin içinde rant var, çıkar var, başka eller başka gözler var. Yoksa kültürel, sosyal hak arama için, bu işe en uzak, en masum insanların öldürülmesini, hiçbir akıl, hiçbir mantık kabul etmez, etmemeli.
Yenice’den İsmail Durmuş’un dediği gibi “Bizim yaramız çoktan kabuk bağlar, iyileşirdi, ama yarayı kaşıyan, kanatan el bir değil bin” 
SAYGILARIMLA
"VELEV Kİ HAK ARAMA" KÖŞE YAZISI YORUMLARI
Hakikat..

Her zaman olduğu gibi bu yazısında da geniş bir bakış açısıyla yansıttıklarından ötürü Yavuz çİFTçİ'yi tebrik eder selam ve saygılarımı sunarım...

Mehmet ÇINAR  
9/Ekim/2012 14:36:04
Eyvallah

Selam ve saygılar benden sana Mehmet. Yansıma ve yanılsama aynı potada eridiği içidir ki, insanlar sadece kendi görmek istediklerini görüyorlar. Karanlıkta kalan gerçeklerin ise farkındalığına varanlar ancak akil insan sıfatına uyanlardır. Yoksa kör gözüm parmağına mantığını güdenlerden başka da bir aksiyon beklenemez..Görüşmek üzere, Selam ve selametle..KKTC'ye selamlar...

Yavuz ÇİFÇİ  
10/Ekim/2012 15:02:45
BASIN İLAN KURUMU İLANLARI
GAZETEMİZ YAZARLARI
19-09-2025
Kenan KALAY
19-09-2025
Seyfullah YÜCEL
12-09-2025
Ramazan DOĞAN
19-09-2025
Aydın BENLİ
28-02-2025
Yavuz ÇİFÇİ