Yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık bir yıl gibi bir süre geçti. Peki bu süre zarfında yerel bazda neler değişti? Misal çiçeği burnunda Belediye Başkanı Levent Koç neler yaptı? Beklentileri karşıladı mı, yoksa “Hani nerdeee… bundan da bir yol olmaz” mı deniliyor.
Baktım bu topa Haymana Gazetesi’ndeki köşe yazarları da dahil kimse girmiyor. Neredeyse tüm yazarlar felsefe yapma, suya sabuna dokunmayan konularda ahkam kesme derdinde. Oysa köşe yazarlığı, hele yerel bir gazetede makale yazmak en başta yerel yönetim ve yerel konularla ilgili fikir beyan etmektir. Sağdan soldan temin edilen yazıları kopyala yapıştırmakla gazete köşesi meşgul edilmez. Neticede, Koç un bir yılını değerlendirmek yine bu emekli, eskimiş yazara düştü.
“Konuşsam olmuyor, sussam gönül razı değil” diyerek ve memleket meselelerine girmeden spesifik bir odakla Haymana’nın ve Koç’un bir yılına birkaç kelam etmek galiba elzem oldu.
Küçük ve şirin köyüm olan Cingirli’de çocukken özellikle kış aylarında sık sık elektrikler kesilir ve günlerce gelmezdi. Gözümüz fersiz ampule takılırdı. Bazen saniyelikte olsa lamba yanar sönerdi. İşte o zaman içimize bir umut düşer ve "Anaa ceyrancılar çalışıyor. Demek ki kısa süre sonra elektrikler gelecek" der evlerimizden önce içimiz aydınlanırdı.
CHP’nin dillere pelesenk olmuş sözünden mi esinlendi bilinmez ama Başkan Koç’un ilk işi "ışıklar içinde uyusun" değil de “Haymana artık her yönü ile aydınlanmaya başlasın” mottosu ile ana caddeleri harika bir şekilde aydınlatmak oldu. “Bu kadar para verilir mi la” ya da “Ne gereği vardı” gibi homurdanmalar mutlaka olmuştur. Ben öyle düşünmedim. Sahil ve turizm yörelerinde gördüğüm ve çok hoşuma giden bir çalışmanın ilçemde de hasıl olmasını ben takdir ediyorum.
Eski Cingirli elektriksiz günlerimdeki gibi umutlanarak "İlk sinyal çaktı, yapılacak galiba bir şeyler" dedim.
Evet yapılmaya da başlandı. Özellikle yıllardır hakikaten bir insanlık ayıbı olan şirket işçilerinin maaşının bugüne kadar eksiksiz ödenmesi en doğru yapılanların başında gelir. “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” atasözünden de selam çakarak, zaten üç kuruşa çalışan bu emektarların alınlarından akan terin görülmemesi, ya da umursanmamasının kabul edilir, hoşgörülür tarafı olmaz, olamazdı.
Bu insani adımın akabinde Başdeğirmen mesire alanı düzenlemesi, eski cezaevine el atılması, yine her seçimde temcit pilavı gibi dile getirilen ama bir tuğla dahi konmayan kadınlar lokali, Cimcime Otel tadilatı, Papazın Evi, kent meydanı gibi 11 ay gibi kısa sürede yapılanlar. Merkez kaplıca inşaatının hızı ve birçok yerde yapılan çalışmalar ile devasa bir şantiyeye dönen Haymana… Bunları görmemek, takdir etmemek olmaz.
Bu kadar işin maddi boyutu elbette devasadır. “Ulan biz Levent Koç yerine Vehbi Koç’u mu başkan seçtik. Bu kadar para nereden geldi?” diye soru da sorulabilir. Elbette bunun cevabını Başkan Koç mutlaka verecektir. Ama bu kadar yüke Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Mansur Yavaş’ın omuz verdiğini de hepimiz biliyoruz.
Bunun abes bir tarafı elbette yok. Arkana Büyükşehir’i almamak zaten büyük hata olurdu. Büyükşehir’in önümüze koyduğu sofrayı dibine kadar ekmekle sıyırmakta çok çok önemli.
Neticede Başkan Levent Koç, ABB Başkanı Yavaş ve İlçe Başkanı Kasım Koç’un uyum içinde çalıştığı bir yıl yaşadık. Bugün için umutlanıyoruz, heyecanlanıyoruz, gelecek adına müsbet hayaller kuracak doneler ve veriler var. İleride sallanma, savsaklanma ve işlerde aksama olursa onu da elbette acımadan, kıvırmadan, eğip bükmeden dile getiririz.