Yazmaya başladığım 2012 yılından bu yana 500’e yakın köşe yazısı, yüzlerce haber ve 15 tane kısa öykü yazdım.
Özellikle makalelerimde belki en doğrusunu yazamadım, ama kendi doğrularımı yazdım. Hiç pişman değilim.
Anlaşılır hatta biraz daha dikkat çekmesi için araya espriler katarak yazmaya çalıştım. Ne kadar başarılı oldum, onun takdiri elbette sizlerin.
Yazılarımda; kırdığım, üzdüğüm kişi ya da kurumlardan “özür” dilemiyorum. Yazdığım herşeyi bilerek, isteyerek ve farkında olarak yazdım. Özür dileyecek bir durumum yok yani.
Yine haklarında yazı yazdığım kişiler veya kurumlar için “Haklarını helal etsin” falan demeye de niyetim yok. Kimsenin hakkına girdiğimi düşünmüyorum. Neyi, nasıl gördüysem eğmeden, bükmeden yazdım. O nedenle de musalladaki mevta gibi helallik alacak, verecek bir durumda göremiyorum.
Yerine göre mülayim, ya da sert, yontulmamış, hoyrat, fütursuz yazılarım da oldu. Bundan dolayı solcular “Bu düpedüz sağcı” dedi, sağcılar “Olsa olsa ya komünisttir, ya solcu” diye yorumladı. Bana sorarsanız bir filmde geçen replik gibiyim aslında “Belki iyi bir adam olamadım ama kimsenin ya da bir tarafın da adamı olmadım”
Buraya kadarmış. Artık Haymana Gazetesi ile çalışma hayatım sona eriyor. Belki ara sıra, efkarlandığımda, darlandığımda ya da yanlış olduğunu düşündüğüm veya olması gerektiği şekilde olmadına inandığım şeyler hakkında (belki) birkaç köşe yazısı yazabilirim. O kadar.
Bugüne kadar yazdığım her yazı için eleştiren, yol gösteren, takdir ya da tenkit eden, okuyan, yorumlayan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hiçbir eleştiriden kaçmadım, gocunmadım. Aksine düzeltmeye, daha hakkaniyetli yazmaya çalıştım. Fikirleriniz zeval görmesin.
Haymana Gazetesi’nin gerek internette, gerek bizzat gazetede en çok okunan, tartışılan “Bu hafta acaba ne yazacak?” diye beklenen yazarı olmuşum bu sürede. Bu gurur hem bana hem de gazetemize yeter de artar bile. Gerisi hikaye, angarya. Küçük yer burası. Haber yapmak bir zorsa, köşede fikir söylemek beş daha zor.
“Yazmaya devam et” diyen kadar “Artık senden kurtuluyoruz çok şükür” diyenlere de selam olsun. Sıkıntı yok. Herkesle aram iyi olsaydı, bende bir puştluk vardır zaten. Tepetaklak olmuş memleketin, hacıyatmazlarıylaydı tüm derdim.
“Çok iyi yazayım, okunsun, benimde egom şişsin” değildi derdim. Memleketimiz daha yaşanılır, daha güzel ve herşeyi ile daha iyi olsun dedik. Varsa sorun hep birlikte üstüne gidelim, kafa kafaya verelim, tartışalım, en azından yarınlara bir umut bırakalım istedim. Bazen dikkate alındı, bazen de “salla gitsin” denildi.
Neticede bu yolda bir sürede olsa gönül, kader birliği ettiğim başta Hüseyin Yıldırım olmak üzere yazarlara, okurlara ve zerre katkı sunan herkese çok teşekkür ediyorum.
Haymana Gazetesi bayrağını devralan Enes Yıldırım kardeşime de sonsuz ve yürekten başarılar. İşi zor, meşakkatli ve çetrefilli. Hem maddi hem de manevi olarak çok yıpranacak. Tanrı yardımcısı olsun.
Neyse... yerine göre güldük eğlendik, üzüldük, hüzünlendik, sokrandık, isyan ettik ve alkışladık, alkışlandık...
Artık vakit tamam.. Yaklaşık 10 yılı aşan Haymana Gazetesi serüveni burada bitiyor. Ardımızda hoş bir sada bırabildikse ne mutlu... Şimdi sakince, olaysız bir şekilde dağılıyoruz..
Yürekli, basiretli, özgür, umutlu, mutlu ve de HOŞÇA kalın...